Hayat 100 yıl sonra nasıl olacak?

Teknolojik gelişmeler gösteriyor ki, 100 yıl sonra 2111’de, bitkiler siyah, otomobiller tarih olacak!
Saygın popüler bilim dergisi BBC Focus, bundan 100 yıl sonrasını hayal etti. Bugünkü bilimsel gelişmeler ve trendler ışığında tahminlerde bulunan dergi, 2111 yılında insanlığın uyanacağı dünyayı şöyle tasvir etti:
- Denize yakın kentlerin bir kısmı sular altında kalacak ama durum tahmin edildiği kadar kötü değil. Zira jeo-mühendisler, okyanus üzerinde yapay beyaz balonlar şişirerek, sıcaklığın atmosfere yansıtılmasını sağlayacak. Böylece u sayede Grönland gibi büyük buz kütlelerinin erimesi duracak, buzulların erimesi yavaşlayacak.
- Birçok kentte elektrik santralleri daha yükseğe inşa edilecek. Mevcut binaların temelleri sağlamlaştırılacak. Deniz kıyılarına büyük barajlar yapılacak ve kent yaşamı dijital hale gelecek.
- Sokakta yürürken, takacağınız özel gözlükler sayesinde, çevrenizde sürekli bazı bilgiler göreceksiniz. En ilginci de uzaktaki arkadaşlarınızla chat yaparken, avatarları holigram olarak yanıbaşınızda belirecek.
- İşe gitmek tarih olacak. Bilgi teknolojisinin ve veri transferinin ilerlemesiyle iş yerleri insanların ayağına gelecek, insanlar evlerinden toplantılara katılacak.
- Temelleri İngiltere’de 2011’de atılan bir teknoloji, üretimin yeni modeli haline gelecek. Üretim makineler yerine 3D printer’larla yapılmaya başlanacak. Birbirine benzer makinalar farklı programlanarak istenilen ürünü kat kat çıkış halinde basabilecek.
- Enerji ihtiyacı devam edecek ancak her ev birer enerji üretim merkezi haline gelecek. Yerine ve konumuna göre evlerin üstlerinde birer güneş paneli ya da rüzgar tribünü olacak. Üretilen enerji yörüngedeki santrallerde depolanarak tekrar dünyaya dağıtılacak.
- Doğum kontrolü sayesinde nüfus azalacak. Genetiğiyle oynanmış gıdalarla, açlık tarih olacak. Kutuplarda patates yetişecek, bitkilerin yaprak yapıları değiştirilerek fotozenteze daha etkin hale getirilecek. Hatta bazı bitkiler Güneş’den tam olarak yararlanabilmek için yeşil yerine siyah üretilecek.
Kaynak: http://www.efsane-board.com




2 Ocak 1852'de İstanbul'da doğdu. Hekimbaşı Abdülhak Molla'nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran Büyükelçisi Hayrullah Bey'in oğlu. Kısa süre Rumelihisar Rüşdiyesi'ne devam etti. Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı. 1862'de 10 yaşındayken ağabeyi ile birlikte Paris'e babasının yanına gitti. Bir süre Paris'te eğitim gördükten sonra 1864'te İstanbul'a döndü. Yaşının küçüklüğüne rağmen Bab-ı Ali'de tercüme odasına katip olarak girdi. Bir yıl sonra Tahran Büyükelçiliği'ne atanan babasıyla birlikte İran'a gitti. Farsça öğrendi. Babasının 1867'de ölümü üzerine İstanbul'a döndü. Maliye Mühimme Kalemi'ne girdi. Şûra-yı Devlet ve Sadaret kalemleri'nde çalıştı. 1871'de Fatma Hanım'la evlendi.1876'da Paris Büyükelçiliği İkinci Katipliği'ne atandı. 1878'de görevden alındı, iki yıl açıkta kaldı. 1881'de Gürcistan'da Poti, 1882'de Yunanistan'da Golos konsolosluklarına, 1883'te Bombay Başkonsolosluğu'na atandı. Bombay'dan gemiyle İstanbul'a dönerken uğradıkları Beyrut'ta eşi Fatma Hanım'ı kaybetti. Bu ölümün sarsıntısıyla ünlü 
